SoFi Çocuk Web Master
Mesaj Sayısı : 1400 Nerden : BatMan Kayıt tarihi : 06/09/08
| Konu: MEDİNE DÖNEMİ C.tesi Eyl. 13, 2008 12:37 pm | |
| MEDINE DÖNEMI
--------------------------------------------------------------------------------
Insanligin, cehaletin, sirkin ve putperestligin karanligindan ilâhi gerçeklerin aydinligina kavusup, ebedî kurtulusa erebilmesi için gönderilen son din olan Islâm'in örnek bir topluluk tarafindan nasil yasanacaginin ortaya kondugu ve insani insana köle olmaktan kurtaran, bunu bütün insanligi kucaklayacak s ekilde hakim kilmanin bir vasitasi olan Islâm'in devlet sisteminin kuruldugu Medine'ye hicretle baslayip, Resulullah (s.a.s)'in ölümüne dek süren on senelik teblig ve cihat dönemi.
Islâm, Resulullah (s.a.s)'in yirmi üç yillik bir tevhid mücadelesi sonucunda tamamlanmis, kemale ermistir. Bu tebligin, ilk ayetin vahyolusundan Resulullah'in Medine'ye hicretine kadar olan on üç senelik bölümü Mekke Dönemi* olarak adlandirilir. Mekke Dönemi, müslümanlarin takibata ugradigi, her türlü eziyet ve iskencenin onlara acimasizca reva görüldügü bir dönemdir. Allah Teâlâ, mustaz'aflardan olus an bu ilk inananlar toplulugunu insan tahammülünün ötesinde zorluklarla imtihan ediyor, kurulacak Islâm devletinin sarsilmaz temel taslari olmalari için ruhî bir hazirlik safhasindan geçiriyordu. Bu insanlar ayni zamanda kiyamete kadar gelecek müslüman nesillere, tagutlarin yildirma ve her türlü iskencelerine karsi nasil tahammül etmeleri gerektiginin örneklerini veriyorlardi.
Mekkeli müsrikler, inananlari susturmak için bütün yollari denemis, ancak uyguladiklari zalimce yöntemler neticesinde, iman edenlerin dinlerinden vazgeçeceklerini umduklari halde, onlarin imanlarinda daha da saglamlastiklarini ve kendilerine karsi koymada dirençlerinden hiç bir sey kaybetmediklerini görmüslerdi. Bu, onlarin tamamen sertlesmelerine ve müslümanlarin Mekke'de yasamalarini imkânsiz kilacak kararlar almalarina sebep olmustu.
Bir .
Resulullah (s.a.s), tevhid akidesini insanlara teblig etmede; Mekke panayirlarina ticaret ve cahilî âdetler üzere haccetmek için gelen yabancilari hedef almaya yöneldi.
Onlara Allah Tealâ'nin kendisine vadettigi gerçekleri bildirerek, kendisine sahip çikmalarini istiyordu. Resulullah onlara s öyle diyordu: "Beni himayeniz altina alin ve benim sözlerimi dinleyin; görürsünüz ki, Iran ve Bizans Imparatorluklarinin sahip ve efendileri sizler olursunuz". Ancak o, girdigi onbes çadirdan da red cevabi alarak kovulmustu. Neticede Allah Tealâ'nin takdir ettigi ve hidayetine lâyik gördügü bir grubu Akabe mevkiinde Islâm'a davet ettiginde, onlar hiç tereddüt göstermeden iman etmislerdi. Alti kisilik bu küçük topluluk, Medine'de sürekli mücadele halinde olan iki rakip kabileden Hazrec kabilesine mensup kimselerden olusuyordu. Bu alti kisi memleketlerine döndüklerinde, büyük bir heyecanla iman ettikleri yeni tevhidî dinlerini diger insanlara anlatmaya koyulmuslardir. Bir sonraki yil yine Akabe mevkiinde Resulullahla bulusan on iki Medineli'den onu Hazrecli ve ikisi de Evs kabilesindendi. Iste bu bulusmadadir ki, Medine döneminin temellerini olusturan ve tarihe birinci Akabe bey'ati olarak geçen bey'at gerçeklesmisti.
Resulullah (s.a.s), onlara dinin bir takim temel prensiplerini bildirmis ve bunlara uymalari konusunda onlardan kesin söz almisti. Resulullah (s.a.s), Islâm'i ögretmek için Mus'ab b. Umeyr'i onlara hoca tayin ederek Medine 'ye göndermisti. Bir yil sonra Mus'ab, Resulullah'a sundugu raporunda Medine'de Islâm'in konusulmadigi bir evin kalmadigini bildiriyordu.
Birinci Akabe Bey'atin'den bir yil sonra, yine ayni mevkide bu sefer, ikisi kadin yetmis üç kisiden olusan Medineli müslümanlarla bulusmus ve Ikinci Akabe Bey'ati olarak adlandirilan bey'at gerçeklestirilmisti. Bu bey'atla Resulullah Medinelilere, Medine'ye hicret etmek istedigini bildirmis ve kendisini bütün düsmanlarina karsi koruyacaklarina ve emrinden ayrilmayacaklarina dair kesin söz vermelerini istemisti. Medineli müslümanlar, Resulullah (s.a.s)'i savasta ve barista, her türlü tehlike ve tehditlere karsi koruyacaklarina dair söz vermislerdi.
Resulullah (s.a.s), Medine'de olus an Islâm cemaatini te skilatlandirmak maksadiyla her sop için bir baskan seçmis ve bunlarin hepsine birden, Es'ad Ibn Zürâre'yi baskan tayin etmisti. Bir hadiste söyle denilmektedir:
"Resulullah, bir hurma kütügüne yaslanarak hutbe okurdu. Ashabdan biri söyle dedi: "Ya Resulullah! Senin için bir sey yapalim ki, cuma günü üzerine çiktigin zaman insanlar sizi görsün ve hutbenizi duyabilsinler" dedi. Bunun üzerine Resulullah; "olur" dedi. Üç basamakli bir minber yapildi. Daha önce yaslanip hutbe okudugu kütügü geçince, kütükten on aylik gebe devenin inlemesi gibi iniltiler gelmeye basladi. Resulullah onu eliyle meshetti ve ses kesildi (Buhârî, Cuma, 26; Nesaî, Cuma, 17; Ibn Mâce, Ikame, 199; Ibn Sa'd, a.g.e.,I, 239-254).
Resulullah (s.a.s), bu minberin üzerine çiktigi zaman söyle demisti:
"Evimle minberimin arasi Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir (Ahmed b. Hanbel, II, 36, 45I, 534; V, 41). Diger bir hadis de; "Evimle minberimin arasi, Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim havzimin üzerindedir" (Ahmed b. Hanbel, II, 236) seklindedir.
Minber hakkindaki baska bir hadis-i serifte de söyle buyurulmaktadir: "Minberimin ayaklari Cennet üzerindedir" (Ahmed, b. Hanbel, VI 289, 292, 318; Nesaî, Mesâcid, .
Bu hadisler, Mescid-i Nebevî'nin, Resulullah'in minberi de dahil olmak üzere, minberi ile evi arasinda kalan bölümün Cennet bahçelerinden birisi hükmünde oldugunu teyit ederek ortaya koymaktadir. Buna göre, burada bilinçli bir sekilde bulunan, namaz kilan veya baska bir ibadetde bulunan, yaptigi seyleri Cennet bahçelerinden birinde yapmis gibidir.
Yeryüzünde namaz kilmak ve ziyaret etmek maksadiyla yolculuga çikilabilecek üç mescitten birisi Mescidi Nebî'dir. Bir hadis-i serifinde Resulullah (s.a.s) söyle buyurmaktadir: "Üç mescitten baska bir yere (ibadet etmek için) özel olarak yolculuk yapilmaz: Mescid-i Horam, Mescid-i Aksa ve Benim mescidim" (Buharî, Fedâilü's-Salat, 1, 6).
Mescid-i Nebî'de kilinan namaz, diger mescitlerde kilinan namazlardan çok daha faziletlidir. Sa'd ibn Ebi Vakkas (r.a)'dan Resulullah (s.a.s)'in söyle söyledigi rivayet edilmektedir: Mescitimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diger mescitlerde kilinan bin rekât namazdan daha hayirlidir" (Ahmed b. Hanbel, I,184); Baska bir rivayette "daha faziletlidir" (Hanbel, I, 16; Nesai, Mescid,4) buyrulur.
Bunun içindir ki, hac farizasini ifa etmek için bu topraklara yönelen insanlar, bir müddet Medine'de kalarak Mescid-i Nebî'de ibadet etmenin güzelliklerinden faydalanmaya çalisirlar.
Namazin disinda, diger hayirli ameller için de Mescid-i Nebevî üstün bir mahaldir. Orada yapilan her ibadet kat kat fazlasiyla mükafatlandirilir. Bunun böyle oldugunu vurgulamak için Resulullah (s.a.s) bir hadisinde, Allah yolunda cihat ile kiyas yaparak söyle buyurmaktadir: Mescitime bir hayri ögrenmek veya ögretmek için gelen, Allah yolunda cihat eden kimse gibidir. Bunun disinda gelen, baskasinin kazancini seyreden kimseye benzer" (Ahmed b. Hanbel, II, 418).
Resulullah (s.a.s), Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa yaninda kendi mescidinin konumunu bildirmek maksadiyla söyle demistir: Ben Allah Tealâ bu esnada mü'minlere zaferi müjdeleyen su ayeti vahyediyordu:
"Bütün bu toplananlar (müsrikler) hezimete ugrayacak ve arkalarina dönüp kaçacaklardir" (el-Kalem, 68/45).
17 Ramazan günü (13 Mart 624) yapilan savasta Allah Teâlâ'nin vadi gerçeklesmis ve düsman ordusu büyük bir hezimete ugratilmisti. Ebu Cehil ve diger bir grup ileri gelen müsrikler de dahil yetmis müsrik öldürülmüs, çok sayida da esir alinmisti. Islâm ordusunun verdigi sehit sayisi ise on dört kisiydi (bk. Bedir Gazvesi).
Bedir savasi, Medine Islâm devletinin temellerini saglamlastirmis, inananlara büyük moral gücü kazandirmisti. Artik bu savasla hak batila üstün gelmis, küfrün, s irkin ve putperestligin yeryüzünden silinip atilmasi için Islâm cihati mesalesi tutusturulmustu.
Bedir'den Medine'ye dönüldügü zaman, Islâm'a duyduklari düsmanliktan dolayi içlerini kemiren ve müslümanlarin kazandigi bu büyük zaferi hazmedemeyen ve kahrolan yahudiler, düsmanliklarini açiga vurmaya ve degisik yollarla müslümanlara satasmaya baslamislardi.
Iffetsiz bir kadin sair olan Asma binti Mervân ile Ebu Afek adindaki yahudi sairler, Islâma karsi haddi astiklari için öldürülmüslerdi. Yahudi kabileler içinde düsmanliklarini ilk önce açiga vuran Kaynuka yahudileri, Bedir zaferini küçümsüyor, sebebini, Mekkeli araplarin savas bilmemelerine baglayip; "bizimle karsilassalar da savas nasil olurmus görseler" diyerek müslümanlari hafife aliyorlardi.
Bir müslüman kadinin yahudiler tarafindan saldiriya ugramasi üzerine çikan olaydan sonra Resulullah (s.a.s), Kaynukaogullarina savas ilân etti. Müslümanlara karsi büyüklenen bu yahudi kabile, tiynetlerindeki korkakliklarindan, sarfettikleri sözleri unutup kalelerine kapanmaktan baska ça! re bulamadilar. Müslümanlarla çatisma cesaretini gösteremeyen Kaynukaogullari teslim olmalari üzerine Medine'den sürülüp çikarildilar (bk. ; Kaynukaogullari).
Gelisen olaylar çerçevesinde Allah Teâlâ, sosyal, iktisadî, siyasî konulardaki ayetlerini, hikmetine binaen bir nüzul sebebi çerçevesinde gönderirken, Islâm savas hukukuna dair tesrii de olusmaya baslamisti. Islâm, canli bir hayat dini oldugu için, inen hükümler hemen toplum hayatina yansitiliyor ve müslümanlar tarafindan hazmedilerek, yasayislarini onlara göre düzene koyuyorlardi. Islâm tebliginin Mekke safhasi, nasil ki kiyamete kadar sürecek tevhid mücadelesinde insanlara örnek te skil etsin diye Allah tarafindan o seçkin topluluga yasatilmissa, Medine dönemi de, kiyamete kadar müslümanlarin ferdi yasayislarindan devlet düzenine kadar her seyleri için örnek olsun diye, yine o seçkin sahabeler topluluguna yasatilmakta idi.
Bedir savasindan sonra Resulullah, Mekke müsrikleriyle müttefik konumundaki müsrik kabilelere karsi akinlara girismisti. Bedir'de müslümanlarin elde ettigi zafer ve Kaynukaogullarinin ihanetlerine karsilik sürülmeleri, geri kalan yahudileri çileden çikarmisti. Bütün peygamberlere ihanet eden bu kavim, Resulullah (s.a.s).ile yaptigi antlasmaya aykiri olarak Mekke müsrikleriyle gizliden gizliye komplolar hazirlamaya giristi. Yahudi liderlerinden sair Ka'b b. Esref, Bedir zaferini duydugu zaman üzüntüsünden;
"Bugün yerin alti üstünden yegdir" demistir. Bu adam Mekke'ye gidiyor ve Bedrin intikamini almalari için onlari harekete geçirmeye çalisiyor, yahudilerin kendilerine yardim yapacagina dair taahhütlerde bulunuyordu. Düsmanlikta alenî davranan ve ileri giden bu yahudi öldürülerek fesati engellenmisti.
Bedir maglubiyetini bir türlü hazmedemeyen ve öfkeden çilgina dönen müsrikler, intikam almak için hemen hazirliklara girismislerdi. Bedir öncesi, Ebu Süfyan'in Mekke'ye ulastirdigi kervandan herkes sadece sermayelerini almis, kervanin 250.000 dirhem tutarindaki toplam kâri ordu teskilinde harcanmak için ayrilmisti. Mekke disindaki bir çok kabileye heyetler gönderilerek para karsiliginda asker toplama yoluna gidildi. Ordunun mümkün oldugu kadar büyük ve kalabalik olmasi gerekiyordu. Zira Medine'ye dogru yürüme cesaretini ancak bununla kendilerinde bulabilirlerdi | |
|