TASAVVUF NEDİR SÛFİ KİMDİR?
--------------------------------------------------------------------------------
"Dervişlik olsaydı bir lokma bir hırka, Biz de alıverir idik otuzla kırka"
Yunus Emre (k.s)
"Biz tasavvufu ondan bundan nakil ve kuru lâf ile elde etmedik. Ona ancak, Allah için açlık çekerek, dünyaya rağbeti terk ederek ve sevip alıştığımız şeylerden uzaklaşarak sahip olduk. '(Münâvî, el-Kevâkibü'd-Dürriyye, i, 378; Sühreverdî, Gerçek Tasavvuf, 62.)
Cüneyd el-Bağdâdî (k.s)
Tasavvuf nedir? Sûfi kimdir? Soruları tasavvuf tarihi kadar eskidir. Bu iki isim tarih sahnesine çıktığı günden bu yana gündemden hiç düşmemiştir. Kiyamete kadar da düşeceğe benzemiyor; çünkü tasavvuf, insan terbiyesini hedefe alan, insanı gündemde tutan bir sistemdir. Dünyada insan bulunduğu ve güzel ahlakla mükellef olduğu sürece, tasavvuf var olacaktır, vazife yapacaktır, hizmet görecektir.
Gerçek tasavvuf, İslam'ın hizmetçisidir, takva ve edebin temsilcisidir, sevgi bahçesidir. Tasavvuf terbiyesine girenlerin ve onu dışarıdan tenkit edenlerin bu gerçeği bilmesi gerekir.
Biz bu eserimizde her iki kesime ölçü olacak, denge verecek bilgileri vermeye çalışacağız. Bununla hedefimiz şudur:
Bu yola girenler niçin girdiklerini bilsinler ve nasıl bir emanet taşıdıklarını fark etsinler. Onu bilmeden red ve tenkit edenler de neye karşı çıktıklarını ve bununla sonuçta ne kazandıklarını görsünler.
Bize düşen önce gerçek sofîliğin ve tasavvufun ne olduğunu bilmektir. Bu bilginin bize iki önemli faydası olacaktır.
Birincisi, bütün devirlerde hiç gündemden düşmeyen, İslam davetini en güzel şekilde temsil eden bu yolun ne olduğunu öğrenmek.İkincisi de, bu rahmet deryasından ve edep kaynağından istifade etmek.
Günümüzde halk arasında tasavvuf ve sûfî gerçek manasıyla tanınmamaktadır. Bir çok dinî terim gibi onlar da yanlış kullanılmakta; hakiki manaları bilinmemekte, bu yüzden haksız suçlamalar, yersiz değerlendirmeler yapılmaktadır.
Cehaletle, kelime ve kavramlara yüklenen yanlış manalar, hak ile batılı birbirine karıştırmaktadır. Böylece devrimizin maddeci anlayışı, dinimizin yüksek değerlerini değersiz hâle getirmektedir. Bu durumda, günümüz insanında zaten sönmek üzere olan dinî anlayış, hayra yöneliş ve değerlerine saygı iyice azalmaktadır. Yıllardır din düşmanlarının Müslümanlar arasında sinsî ve planlı bir şekilde yaydığı bu kelime kargaşası yüzünden, esasında aziz olan şeyler zelil, zelil olanlar da aziz olarak tanınmaktadır.
Akıllı olup ölçüyü bilmek, dikkatli ve ferasetli olmak gerekir. Bilmediğimiz bir işi, ehline sormalıyız. Hükümde acele etmemeliyiz. Aslını bilmediğimiz için anlamadığımız bir şeyi hemen inkara kalkmamalıyız. Yoksa, mümine kafir, alime cahil, arife gafil deme tehlikesine düşeriz.
Şunu unutmayalım: Bir şahıs veya sistem hakkında verdiğimiz bir hüküm, Allah rızasına uymuyor ve karşı tarafın hakkı yeniyorsa; o hüküm ahirette aleyhimize bir delil olur, hesabı sorulur.