ZİKİR ÇEŞİTLERİ ve YAPILIŞ ŞEKİLLERİ
--------------------------------------------------------------------------------
Kur'an ve sünnette farklı zikir çeşitlerinden bahsedilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz bütün zikir çeşitlerini bizzat yapmıştır. O, tek başına zikir çektiği gibi, cemaat hâlinde halka zikri de yapmıştır. Gizli zikrin yanında, açık zikri de icra etmiştir. Ashaptan bazılarına meşrebine uygun zikir telkinleri yapmıştır. Bazılarına açık, bazılarına gizli zikri tavsiye etmiştir. Ayrıca herkesin yapması gereken zikir çeşitlerini de belirtmiştir.
Efendimiz (s.a.v) tarafından miktarı, yeri ve zamanı belirlenen zikirler aynen uygulanır. Mesela, farz namazlardan sora otuz üçer defa sübhanellah, elhamdülillah, Allahu ekber demek ve peşinden "la ilahe illallah vahdehû la şerike lehû" zikri ile yüze tamamlamak gibi.
Bu zikirlerin miktarı, yeri ve şekli bellidir, onlarda kimsenin ekleme ve çıkarma yapma yetkisi yoktur.
Namazların rükû, secde ve oturuşlarında okunan dua ve zikirler de böyledir. Tespih namazı, tel-biye, teşrik tekbirleri, ezan, kamet gibi belirlemiş zikirler de aynen uygulanır.
Bunların dışında Kur'an ve sünnette herhangi bir sayı, şekil ve zaman belirtilmeden teşvik ve tavsiye edilen zikirler mevcuttur. Bu tür zikirlerin alanı ve zamanı geniştir.
Allahu Teala'yı anma ve yüceltme manası taşıyan her kelime veya cümle ile bu zikir yapılabilir. Bu zikirler temelde ayet ve hadislere dayanır. Bu zikirlerin içinden içtihatla tercih yapılabilir. Bu alanda alim ve arif olan kâmil mürşidler yetkilidir.
Zikir için daha çok "Allah", "la ilahe illallah" ve "Hû" lafızları tercih edilmiştir.
Bunların her birisi ayet ve hadislerde övülmüş zikir kelimeleridir.
Kur'an okumak, salavat getirmek, istiğfar etmek, Allahu Teala'nın güzel isimlerini veya bu isimlerden birisini vird edinmek değişik zikir çeşitleridir."
Zikir üç şekilde yapılır. Kalple, dille ve her ikisiyle.
Kalbe ilaç olacak zikir çeşidini bu işte tecrübe ve ehliyet sahibi alimler tespit eder. Bu alimlere mürşid denir.
Bir mürşid tarafından tespit ve telkin edilen zikirler ilaca benzer. Hangi kalbe hangi ilacın şifa vereceğini kâmil mürşid bilir. O, bu zikirler arasından bir tercih ve terkip yapar. Bu terkip, ilim, feraset müşahede ve tecrübe ile yapılır. Verilecek ilacın şekil ve miktarı insanın mizaç ve meşrebine göre değişir. Bunu ehli olan anlar ve ayarlar.
Tasavvufun ana gayesi kalbi Allah'ın zikri ve sevgisi ile mamur etmektir.
Bütün hak tarikatlar kalbin uyanması ve nefsin ıslahı için gizli veya açık zikir çeşitlerinden birisini tercih etmişlerdir. Her ikisini birden uygulayanlar da vardır.
Herkes meşrep ve mizacına uygun olanı seçer. Fayda yönünden zikrin en faziletlisi insanın meşrebine en uygun olan ve az da olsa ihlasla devamlı yapılan zikirdir. Şimdi bu iki zikir türünün genel özelliklerini tanıyalım.