ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA

MUHAKKAK Kİ;ALLAH ADALETİ; İYİLİĞİ, AKRABAYA VE MUHTAÇLARA YARDIM ETMEYİ EMREDER; ÇİRKİN İŞLERİ; FENALIK VE AZGINLIĞI YASAKLAR DÜŞÜNÜP İBRET ALASINIZ DİYE SİZE NASİHAT VERİR NAHL 90. AYET
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 TAKLİT

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SoFi Çocuk
Web Master
Web Master



Erkek Mesaj Sayısı : 1400
Nerden : BatMan
Kayıt tarihi : 06/09/08

TAKLİT Empty
MesajKonu: TAKLİT   TAKLİT I_icon_minitimeSalı Eyl. 23, 2008 11:58 am

TAKLİT
TAKLİT Kurani10
Taklit; lügatte bir kimsenin boynuna gerdanlık takmak manasınadır. Takallüd de gerdanlık takınmaktır. Istılahta (usulu fıkıhta) taklit : Başkasının kavlini huccete delile bakmaksızın kabul etmekten ibarettir. Başka bir tarif ile taklit : Bir insanın başka bir insana, söylediği sözde veya yaptığı işte hak olduğuna inanarak deliline bakmaksızın tabi olmasıdır. Sanki insan o zatın sözünü veya işini kendi boynuna bir gerdanlık yaparak takmıştır.

İşte bir müçtehide bir hüsnü ittikattan dolayı tabi olmak da bir taklit meselesidir. Başkasına tabi olup taklit yapana da “mukallit” denir. O kimse amelinden doğan mesuliyeti o müçtehidin boynuna geçirmiş olduğu düşünülmüş ve bu işe “taklit” bu işi yapana da “mukallit” denilmiştir.

İçtihat derecesini haiz olmayan fukahadan her birine de mükallidi mahz denilmiştir. Bir vazifeyi ve memuriyeti bir zata tefviz ve tahmil etmeye de “taklit” denilmiştir. Böyle bir şeyi kabul ve tahammül etmeye de “tekallüd” denilir.[1] Usulu dinde taklit caiz değildir. Çünkü itiikatta mühim olan ilimdir. Taklit ise ilim ve marifet yolu değildir.İmâm-ı Eşari (ra) “Mukallidin imanı sahih değildir”demiştir.[2] Şüphesiz mukallidin imanı dört imâm indinde sahihtir. Her ne kadar farz olan istidlâlı terk ettiği için asi ve günahkâr olmuş ise de.[3] İman ile alakalı hususlarda nazar ve istidlâle bulunmak farzdır. Herkes takatı miktarınca imanı nazarda bulunmakla mükelleftir. Binaen aleyh nazar ve istidlâli terk edenler günahkâr olurlar. Nazar ve istidlâlın farziyyeti dini İslâmın ulviyyetini ve müntesiplerini körü körüne kabule sevk etmediğini gösterir.[4] Furuu dinde yani ameli hükümlerde taklide gelince bu hususta ehli İslâm üç sınıftır: Müçtehitler, müçtehit olmayan alimler ve cahiller.

1. Bir müçtehidin diğer bir müçtehidi taklit etmesi caiz değildir. Onunda içtihat etmesi vaciptir. Çünkü furuu dinde asıl olan istidlâl ve içtihaddır. Taklit ise içtihattan bedel ve acziyetten doğan bir keyfiyettir. Asıl mümkün iken bedele gidilemeyeceğinden müçtehit olanlar için içtihadı terk ile taklide sarılmak caiz olmaz.[5] Lakin mutlak müçtehit alimlere ittiba hususunda süküti icma vardır.[6] İmâm-ı Ebu Yusuf, Muhammed, Züfer, Hasan ve emsali (ra) İmâm-ı Azam efendimizin talebeleri müçtehit oldukları halde her ne kadar bazı furuu ahkamda ona muhalefet etmişlerse de usul kavâidinde onu taklit etmişlerdir.[7] Hatta İmâm-ı Ebu Yusuf ve Züfer İmâm-ı Azam Hazretlerinin açık beyan ve görüşlerinde ona hiçbir muhalefette bulunmadıklarını açıklamışlardır. Yine İmâm-ı Ebu Yusuf, Muhammed, Züfer ve Hasan (ra) “Biz ancak Ebu Hanife’den rivayet ettiklerimizi söyledik başka bir şey söylemedik” dediler ve bunun üzerine yemin ettiler.[8] Fıkıhta müstakil mezhep sahibi büyük müçtehitlerden meşhur İmâm Sufyan-ı Sevri ve İshak bin Rahube gibi bazı ulema cumhura muhalefetle “Bir müçtehit için badel içtihat diğer bir müçtedi taklit caiz değil ise de gablel içtihat caizdir” demişlerdir.[9]

2. Müçtehit olmayan alimler için ise taklidi mahz caiz olmayıp tabi olduğu müçtehidin delilini bilmesi vaciptir. Ancak bu delili öğrenmek mümkün olmadığı zaman veya çok zor olduğu zaman taklidi mahz caiz olur. Zamanımızda ekseri mesaili fıkhıyyede olduğu gibi. Çünkü meşakkat kolaylığı celb eder.

3. Cahillere gelince onlar için takidi mahz zaruri ve vaciptir.[10] İm3am-ı Gazali Hz.leri usulu fıkıhla alakalı yazdığı Mustasfa isimli kitabında “Avam için taklidden başka çıkar yol yoktur. Bunda Sahabe-i Kiram’ın icmaı vardır. Çünkü Sahabe-i Kiram’dan müçtehit olanlar fetva verirken içtihat derecesine varmak için bir emirde bulunmazlardı. Bu husus tevatürle sabit olmuştur” demiştir.[11]

Elmalılı Merhum Ahmed Hamdi Yazar tefsirinde Nisa suresinin 83’cü ayetini tefsir ederken “İstinbata ehil olmayan avamın ahkam-ı hadisatta ehli ilme muracaatı ve taklidi vaciptir” demiştir.[12]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TAKLİT
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA :: FETVA (HİÇ KİMSE "ALLAH ADINA" KONUŞAMAZ)-
Buraya geçin: