SoFi Çocuk Web Master
Mesaj Sayısı : 1400 Nerden : BatMan Kayıt tarihi : 06/09/08
| Konu: FETVA NE DEMEK ? Salı Eyl. 23, 2008 12:07 pm | |
| FETVA
FETVA VERMEK DEMEK,
“ALLAH ADINA KONUŞMAK” DEMEKTİR…
HİÇ KİMSE “ALLAH ADINA” KONUŞAMAZ!
İslâm dininde din adamları sınıfı yoktur.
İslâm dininde istişâre vardır.
Bildiğini düşündüğün kimselerle istişâre eder, danışırsın, fikrini sorarsın!. Ama sen, kendi aklınla kendi mantığınla, kendi vicdanınla yolunu çizersin. Ve, sonucuna da katlanırsın.
Bana sorarsanız, fikrimi söylerim, fetva verme hakkım yoktur!.
Fetva veremem, fetva verme olayı yanlıştır ve bâtıldır, geçersizdir.
Fetva vermek demek, Allah adına konuşmak demektir.
Ben, Allah adına konuşamam!.
Ben, Allah Rasûlü adına konuşamam!.
Ben, çalıştığım konuda, yaptığım çalışmalar kadar, etüd ettiğim kadar, kişisel kanaatimi söylerim ve benim görevim orada biter.
Otomobil konusunda;
“şu arabanın motoru nasıldır?. Performansı, gücü nedir? Yeterli midir?” diye sorar, danışırsan, Ve, benim de, bu konuda bir fikrim varsa ;
Arabanın motoru, kaportası, aksesuarı vs hakkında bilgi verir, fikrimi söylerim.
Veyahut “bilgisayar konusunda danışmak istiyorsan, bilgisayar hakkında bilgimi söylerim.
Ya da, din hakkında sorarsın, fikrimi söylerim.
Ama, benim bütün bu tavsiyelerim, sözlerim kimseyi bağlamaz!.
Çünkü, herkes kendi aklı, fikri, idrâkı ile kendi yolunu çizecek, sonuçlarını da kendisi yaşayacaktır!.
Lûtfen bu yazdıklarımı iyi değerlendirin...
Kimsenin benim hakkımda dedikleri; ya da, benden naklen diyerek söyledikleri beni bağlamaz!..
Ben diyeceklerimi, kitaplarda yazmış ve kasetlerde konuşmuşumdur...
Benden nakil yapanlar, kendi anladıkları kadarıyla, kendi düşüncelerini dile getirir; bense yazdıklarımlayım...
Ben yalnızca yazdıklarımdan veya kasetlerimde dediklerimden mesûlüm...
Kimsenin de benim adıma konuşma yetkisi yoktur!.
Herkes dilediğiyle görüşür, ama o kişilerin görüşleri beni bağlamaz...
Kitaplarımı okuyanları görüyorum ki, her biri başka şeyler anlıyor ve anlatıyor!.. Esasen geçmişte de bu böyle olmuştu...
Dolayısıyla, siz kendi anlayışınızla, vicdanınız müsterih olacak şekilde yaşayın, kimsenin görüşüyle kendinizi bağlamayın, kimseye tâbi olmayın Allah Rasulü’nden başka kimseye tâbi olmayın!..
Bize, istişâre tavsiye edilir; körü körüne bağlanmak değil!..
Tahkik tavsiye edilir; taklit değil!.
İstişâreler sonunda kişi kendi aklıyla kendine rota çizer... Tâbi olmada ise akıl nimetini değerlendirmeyip, onu körletmek vardır...
Öyle ise, tavsiyem; kendi aklınızla, ilminize göre yol çizmektir...
Unutmayın ki, kişinin ameli, niyetine göre değerlendirilecektir...
İşte Allah’ın yaratmış olduğu sistem ve düzen budur.
İNSANLAR FETVA MERCİİ DEĞİLDİR!
Biz fetva mercii değiliz. Kurân ve Rasûl’den haram hükmü gelmemiş şey için haram diyemeyiz.
Helal-haram hükmü, Allah ve Rasulü’ne aittir!.
FETVALAR, KİŞİSEL İNDİ YORUMLARDIR
KİMSEYİ BAĞLAMAZ, MESULİYETİ KALDIRMAZ!
Hz. Rasûlullah’ın getirdikleri, istisnasız her insanın ölümötesi yaşamda karşılaşacakları dolayısıyla, yapması-hazırlanması gerekenlerdir!.
Ölüm ötesinde yaşamı devam eden yapıya, varlığa hitâben DİN yani “SİSTEM” bildirilmiştir... “İSLÂM”, bu “sistem”in adıdır.
Ve “Din” denen yapının getirdiği teklifler, kurallar, özellikler Hz. Rasûlullah tarafından bildirilmiştir.
Bunları, başka birinin ne değiştirme şansı vardır; ne bunlara ilâve getirme şansı vardır; ne de bunlardan birşeyi eksiltme şansı vardır bir başka kişinin.
Çünkü Hz. Rasûlullah, VAHYE dayalı bir biçimde içinde yaşadığımız SİSTEME bağlı ve dayalı olarak yapmamız gereken teklifleri bize bildirmiştir.
Yani ALLAH ADINA konuşma yetkisi Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselâm’da idi. Onun boyut değişimiyle birlikte bu özellik insanlıktan alınmıştır!
FETVALAR, kişisel indî değerlendirmelerdir, kimseyi bağlamaz!… FETVALAR, kişisel mesuliyeti kaldırmaz!
FETVA, MÂZERET OLMAZ VE KİŞİYİ KURTARMAZ!
YANLIŞ ADAMA SORMANIN PAHASINI,
KEMİKLERİN KIRILARAK ÖDERSİN!
Hiç kimse, hiçbir insan, hiçbir fert ;
“Efendim, ben falancadan fetva aldım, ben filânca şeyhten duydum, filânca müftüden duydum, onun için böyle yaptım” diyerek mesuliyetten kendini kurtaramaz!.
Bunu çok iyi anlayın! Çevrenize de anlatın!
Fetva, mâzeret olmaz!.
Fetva, DİN’den sayılmaz!.
Fetva ancak istişarî fikirdir!
Hiç kimse, hiç kimseyi bahane ederek, bana yanlış bilgi verdi diyerek, kendini kurtaramaz!.
“Sistem”de mâzerete yer yoktur.
“At buradan kendini aşağı!.” diyen adama inanır da dokuzuncu kattan aşağı kendini atarsan, kemiklerinin kırılmamasını bekleme!. Aşağıdaki mermerden de, merhamet dilenme!.
“Atladığımda bir şey olmayacağını söyleyen adama ben inanmıştım!.” demenin de bir yararı yok artık!.
Yanlış adama sormanın pahasını bütün kemiklerin kırılarak ödersin.
HER BİRİMİZİN DİREKT MUHATABI,
HZ. MUHAMMED MUSTAFA (A.S) DIR!
Hz. Ebu Bekir’den, Hz. ÂLİ’den başlayıp, bugün yaşayan herhangi bir birime kadar tüm fertler, Din HAKKINDA çeşitli mütalâalarını yorumlarını fikirlerini açıklayabilirler, bildirebilirler.
Ama hiçbirinin “Din adına”, “Allah adına”, “Kurân adına” konuşma yetkisi yoktur!. Dolayısıyla her birimizin direkt muhatabı, Hz. Muhammed Mustafa’dır!
Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselâm, 1400 sene evvelinden, tüm gelecek zamanlar içinde yaşayan her ferde, geleceği itibariyle yapması gerkenleri anlatmış, bildirmiştir ve bunu neticesinde de herkes kendi yapacaklarına kendisi karar vererek sonuçlandırmak durumundadır! Başkasına tâbi olmak asla kişisel mesûliyeti ortadan kaldırmaz!
| |
|