SoFi Çocuk Web Master
Mesaj Sayısı : 1400 Nerden : BatMan Kayıt tarihi : 06/09/08
| Konu: GİRİŞ Salı Eyl. 23, 2008 8:38 pm | |
| GİRİŞ
Başkalarından "farklı" ve "orijinal" olmak, birçok insanda büyük bir heyecan meydana getirir. Tarih boyunca hemen her toplumda yaşam tarzıyla, kıyafetiyle, saç şekliyle ya da orijinal söylemleriyle "sivrilmeye", dikkatleri üzerine toplamaya çalışan kişiler ve akımlar ortaya çıkmıştır. Bu kişi ve akımlar toplumun tepkisini, aynı zamanda da ilgisini üzerlerine çekmeyi başarmışlardır.
Son yıllarda da Batılı toplumlarda "alışılanın dışında" ve "toplum dışı" hayat tarzlarıyla dikkat çeken yeni bir akım görülmektedir. Bu akım Doğu kültürünü, felsefelerini ve inanışlarını kullanarak dikkat çekmeye çalışan kimselerden oluşmaktadır. Bu akımın kullandığı Doğu felsefelerinin başında ise Budizm gelmektedir.
Dünya üzerinde, özellikle de Amerika ve Avrupa'da bazı kimselerde, Budizme yönelik bir ilgi görülmektedir. Bu ilginin en önemli nedenlerinden biri, bu batıl inanışın, insanlara gizemli, mistik ve hayret verici özelliklere sahip olduğu izlenimi oluşturacak şekilde lanse edilmesidir. Budizmi seçen insanlar da genelde bu felsefeyi inandıklarından ya da mantıklı bulduklarından değil, söz konusu "mistik" havadan etkilendikleri için seçmektedirler. Çünkü bu batıl inanış onlara, günlük yaşamlarından, hayatları boyunca karşılaştıkları diğer felsefelerden çok daha farklı ve şaşırtıcı bir şekilde sunulmaktadır. Örneğin Budizmin ortaya çıkışı insanlara efsanevi, uhrevi bir masal olarak aktarılır. Budizmi anlatan kitaplarda ya da filmlerde Buda büyük bir gizem kaynağı olarak gösterilir. Aynı şekilde Budist rahiplerin hayatları da Batılı insanlara sırlarla dolu, dolayısıyla dikkat çekici olarak tanıtılır. Bu kişilerin ilginç kıyafetleri, kazıtılmış saçları, ibadet şekilleri, törenleri, yaşadıkları yerler, yoga ve meditasyon gibi garip uygulamaları insanları hayrete düşürmekte, ilgilerini çekmektedir.
İşte bu nedenle de toplum içinde "diğer insanlardan farklı" sıfatıyla tanınmak ve "gizemli insan" imajı vermek isteyen kişiler için Budizm önemli bir araç haline gelmektedir. Örneğin sıradan hayata sahip olan bir kişi, günün birinde saçını kazıtıp Budist kıyafetleriyle dolaşmaya başlar ve çevresindeki kişilere o güne kadar kullanmadığı mistik kelimelerle Budist öğretiyi anlatmaya başlarsa, doğal olarak dikkat çekecek, "orijinal bir insan" gibi görülecektir.
Nepal, Katmandu'da bulunan bu Budist tapınağının dört yüzünde yer alan göz çizimleri, Buda'nın, sözde her an herşeyi gördüğünü sembolize eder. Batıl Budist inanışın temelinde Buda'nın üstün güçlere sahip bir put olarak görülmesi yatmaktadır.Sağda; Burma, Rangoon'daki Shwedagon Tapınağı Nepal, Katmandu'da bulunan bu Budist tapınağının dört yüzünde yer alan göz çizimleri, Buda'nın, sözde her an herşeyi gördüğünü sembolize eder. Batıl Budist inanışın temelinde Buda'nın üstün güçlere sahip bir put olarak görülmesi yatmaktadır.Sağda; Burma, Rangoon'daki Shwedagon Tapınağı YUKARIDAKİ RESME AİTTİR.
Budizmi benimseyen ünlü simalar da benzer amaçlarla hareket etmektedirler. Dikkatleri üzerlerine çekmek, belki kamuoyunda daha çok tanınmak, diğer insanlardan farklı olduklarını vurgulamak için Tibet'te Budist giysiler içinde demeçler vermekte, Budist rahipler eşliğinde tapınakları ziyaret etmekte ve aynı zamanda da bu batıl dinin propagandasını yapmaktadırlar. Siz de bugüne kadar Budizm hakkında pek çok şey okumuş, yazılı ve görsel basın aracılığıyla genel bir bilgiye sahip olmuş olabilirsiniz. Biz ise bu kitapta Budizmin batıl bir felsefe olduğunu Kuran ayetleri ışığında inceleyecek ve insanların bu batıl dinin çarpık yönlerini açık şekilde görmelerini sağlayacağız.
Nepalli Budistlere ait, sözde bilgeliği ve beceriyi temsil eden bir heykel YUKARDAKİ RESME AİTTİR.
Nepalli Budistlere ait, sözde bilgeliği ve beceriyi temsil eden bir heykel Budizmin ortaya çıkışını, yazılı kaynaklarını, genel inanışlarını, ibadet şekillerini ve söz konusu dinin kurucusu Buda'nın hayatını Kuran ayetleri ile değerlendirdiğimizde, bu felsefenin temelinin çok sapkın öğretiler üzerine kurulu olduğunu, insan aklı ve mantığıyla çelişen garip ibadetler içerdiğini ve insanı taştan, topraktan putlara ibadet etmeye yönelttiğini görürüz. Zaten akıl ve mantıkla bağdaşmayan bir inanış olan Budizm, kabul gördüğü ülkelerin putperest anlayışıyla, gelenek ve görenekleriyle de karışmış, hurafelerle ve sapkın düşüncelerle bütünleşerek tam anlamıyla inkarcı bir felsefe halini almıştır. Brahma diniyle, Hinduizmle, Şintoizmle ve diğer putperest Doğu dinleriyle kaynaştıkça daha da karanlık bir şekle bürünmüştür. Uzakdoğu'nun gizemli görünümünden etkilenerek, inanmadıkları halde sadece dikkat çekmek için bu batıl dini benimseyen kişiler unutmamalıdır ki, Budizm gerçekte insanı Allah'ı inkar etmeye, elle yapılan putları O'na şirk koşmaya ve batıl bir hayat sürmeye kadar götürebilen sapkın öğretiler içermektedir. Budizmin akıl dışı yönlerini görmezden gelip, bir özenti nedeniyle bu dini benimsemek insanı çok büyük bir kayba götürecektir.
Budizmin propagandasını yapan çevrelerin kullandıkları bir diğer yöntem de bu batıl inanışın insanlara bir kurtuluş yolu olarak sunulmasıdır. İçinde yaşadıkları materyalist toplumdan, bu toplumdaki merhametsiz ve çatışmacı kültürden, acımasızlıktan, sıkıntılardan, kargaşadan, çatışmalardan, rekabetten, bencilliklerden ve yalancılıktan kaçan insanlara Budizm, bir barış, güven, hoşgörü ve huzur dolu bir hayatın yolu olarak lanse edilmektedir. Oysa Budizm, sanıldığı gibi insanlara huzur getiren bir inanış değildir. Tam tersine Budizm, kendisine kapılan insanları büyük bir karamsarlığın içine çeker. Aldıkları eğitime, sahip oldukları modern dünya görüşüne rağmen bu insanlar, ellerinde kaplarla dilencilik yapmayı makul gören, insanların farelere veya ineklere dönüşeceği saçmalığına inanan, taştan yapılmış putlardan medet uman insanlara dönüşürler. Budizm'in sapkın inanışları bu kişiler üzerinde ciddi psikolojik tahribat oluşturur. Budizm'in yaygın olduğu ülkeler veya Budist rahiplerin yoğun olarak yaşadığı yerler incelendiğinde, söz konusu yerlere karamsarlık ve boğuculuğun hakim olduğu açıkça görülecektir.
...Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir... (Şura Suresi, 24 )
Bunun temel nedenlerinden birisi, Budizm'in insanlara aşıladığı miskinlik ve tembelliktir. Ahiret inancının olmadığı Budizm'de insanlar, daha iyi olmaya, kendilerini geliştirmeye, çevrelerini güzelleştirmeye, kültürel olarak ilerlemeye teşvik edilmezler. İslam ise insanların her zaman daha güzele, daha iyiye yönelmelerini teşvik eder. İslam'da dinamizm hakimdir. İslam ahlakı insanların araştırıp öğrenmelerini, kendilerini geliştirmelerini, çevrelerine faydalı insanlar olmalarını gerektirir.
Şu açık bir gerçektir ki, insanların dünya üzerinde gerçek huzur ve mutluluğu bulmalarının, her türlü kötülükten, acımasızlıktan, karamsarlıktan ve mutsuzluktan kurtulmalarının tek yolu, Yaratıcımız olan Allah'a teslim olmak ve O'nun razı olacağı gibi bir hayat sürmektir. Yerlerin ve göklerin tek sahibi olan Rabbimiz, tüm insanların kurtuluş yolunun bir hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran'a sarılmak olduğunu bildirmiştir. Allah İbrahim Suresi'nde "...Bu bir kitaptır ki Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik." (İbrahim Suresi, 1) şeklinde buyurmaktadır. Budizm gibi putperest dinlere inananlar ise bilmelidirler ki, "haktan sonra ancak sapıklık" vardır:
İşte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Öyleyse haktan sonra sapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl hâlâ çevriliyorsunuz? (Yunus Suresi, 32)
| |
|