ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA

MUHAKKAK Kİ;ALLAH ADALETİ; İYİLİĞİ, AKRABAYA VE MUHTAÇLARA YARDIM ETMEYİ EMREDER; ÇİRKİN İŞLERİ; FENALIK VE AZGINLIĞI YASAKLAR DÜŞÜNÜP İBRET ALASINIZ DİYE SİZE NASİHAT VERİR NAHL 90. AYET
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ALAY ETMENİN CEZASI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SoFi_ÇoCuk
Web Master
Web Master



Mesaj Sayısı : 189
Kayıt tarihi : 05/09/08

ALAY ETMENİN CEZASI Empty
MesajKonu: ALAY ETMENİN CEZASI   ALAY ETMENİN CEZASI I_icon_minitimePaz Eyl. 07, 2008 5:40 pm

Gavs-ül-Memdûh hazretleri, bir gün dergâhın önünde otururken Abdürrahîm Efendiyi huzûr-ı şerîflerine çağırdı. Şam'a gidip gitmediğini sordu.

O da;
"Gitmedim efendim" deyince;

"Şu tarafa bak bakalım ne göreceksin?" buyurdu.


İşâret ettiği yöne baktığında, yemyeşil bahçeleriyle, Şam'ın karşısında durduğunu hayretle gördü. Şam'ı merakla seyrettiğini gören Gavs-ül-Memdûh;

"Abdürrahîm! Boşi köyü buradan uzakta mıdır görülebilir mi?" buyurunca, rüyâdan uyanır gibi Şam gözlerinden silindi ve hocasına;

"O köy buraya uzaktır, görünmez efendim." diye cevap verdi.

Bunun üzerine;

"Doğu tarafına bak!" buyurdu.

O anda küçük bir tepenin yamacında kurulmuş olan Boşi köyü gözünün önüne geldi. O anda köyün bir kenarında, Gavs-ül-Memdûh'un talebelerinden birkaç tânesi oturmuş sohbet ediyorlardı. Köy bekçisi de yanlarında sırt üstü uzanmış yatıyor, talebelerle alay ediyordu.
Gavs-ül-Memdûh;

"Abdürrahîm! Bekçinin arkadaşlarınla alay ettiğini görüyor musun?" diye sordu.

O da;

"Görüyorum efendim. Eğer müsâade buyurursanız hemen hakkından geleyim." diye sordu.

Hocasının hiç cevap vermemesinden cesâretlenerek ayağını hızla bekçiye doğru salladı. Allahü teâlânın izniyle, ayağı bekçinin tam karnına isâbet etmiş ki, birden karnını tutmaya ve feryâd etmeye başladı. Bir daha vuracaktı, fakat Gavs-ül-Memdûh;

"Yeter yâ Abdürrahîm!" buyurunca, durdu.

Boşi köyü de gözünden kayboldu. Hocasının bu kerâmetlerine hayran kalmıştı.

Aradan on gün geçmişti. Boşi köyünün bekçisi, yüzü sarılı bir hâlde Gavs-ül-Memdûh'un huzûruna çıkarıldı. Ağzı sol kulağına kadar eğilmişti. Eğilen taraf kırış kırış olmuş, diğer tarafı da davul zarı kadar gerginleşmişti. Bu sebeple ne ağladığı ne güldüğü, ne de konuştuğu anlaşılıyordu. Zor konuşabilen bekçi;

"Aman yâ Hocam! Allahü teâlâyı zikreden talebelerinle alay ederken, birisi şiddetle karnıma vurdu. O anda bütün vücûdum hareketsiz kaldı. Ağzım da bu hâle geldi. Bundan böyle hatâmı anladım ve tövbe ettim. Ne olur beni affediniz ve ağzımın eski hâle gelmesi için duâ ediniz." diyerek ağladı.

Gavs-ül-Memdûh onun bu durumuna çok üzüldü. Merhamet edip ellerini kaldırarak duâ etmeye başladı. Sonra mübârek elini bekçinin yüzüne sürdü. O anda bekçinin ağzı, Allahü teâlânın izniyle eski hâline geldi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://islamiyet.forum.st
 
ALAY ETMENİN CEZASI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA :: ÇOK Güzel DİNİ HİKAYELER-
Buraya geçin: