ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA

MUHAKKAK Kİ;ALLAH ADALETİ; İYİLİĞİ, AKRABAYA VE MUHTAÇLARA YARDIM ETMEYİ EMREDER; ÇİRKİN İŞLERİ; FENALIK VE AZGINLIĞI YASAKLAR DÜŞÜNÜP İBRET ALASINIZ DİYE SİZE NASİHAT VERİR NAHL 90. AYET
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 TALHÂ BİN UBEYDULLAH

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SoFi Çocuk
Web Master
Web Master



Erkek Mesaj Sayısı : 1400
Nerden : BatMan
Kayıt tarihi : 06/09/08

TALHÂ BİN UBEYDULLAH Empty
MesajKonu: TALHÂ BİN UBEYDULLAH   TALHÂ BİN UBEYDULLAH I_icon_minitimeÇarş. Eyl. 10, 2008 12:49 pm

İlk Müslüman olanlardan:
TALHÂ BİN UBEYDULLAH



Hz. Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin; "Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdır" hadîs-i şerifiyle medhedilen sahâbidir.

Hz. Talhâ, ticâretle uğraştığı için sık sık Mekke dışına çıkardı. Bu seyâhatlerinden birinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayıra gelmişti. Burada bir râhip;

- Panayıra gelenlere sorun; içlerinde Mekke'den gelen var mı? diye seslendi. Talhâ bin Ubeydullah:

- Evet, ben Mekkeliyim, dedi.

- Ahmed zuhûr etti mi?

- Ahmed kimdir?

- Abdullah bin Abdülmuttalib'in oğludur. Orası O'nun zuhûr edeceği şehirdir. O, peygamberlerin sonuncusudur. Kendisi Harem-i şeriften çıkarılacak, hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir.

Olan bir şey var mı?

Râhibin sözleri Hz. Talhâ'nın kalbine yer etti. Acele Mekke'ye geldi ve;

- Olan biten bir şey var mı? diye sordu.

- Evet var. Abdullah'ın oğlu Muhammed-ül-emin, peygamberliğini ilân etti. Ebû Bekir de ona uydu, dediler.

Bunun üzerine doğruca Hz. Ebû Bekir'in yanına gitti. Ona:

- Sen Muhammed aleyhisselâma tâbi' mi oldun? diye sordu. Hz. Ebû Bekir:

- Evet, tâbi oldum. Sen de hemen O'na git, huzûruna gir, kendisine tâbi ol! Çünkü O, Hak ve gerçeğe da'vet ediyor, dedi.

Bunun üzerine Talha bin Ubeydullah, râhibin söylediklerini anlattı. Sonra birlikte Resûlullaha gidip, Müslüman oldu. Râhibin sözlerini Peygamber efendimize de anlattı. Resûlullah efendimiz tebessüm ettiler.

Talhâ bin Ubeydullah, Müslüman olduğu zaman, en yakın akrabâları dâhil olmak üzere Mekke müşriklerinden çok işkence gördü. Evine hapsedildiği gibi, aç ve susuz bırakıldı. Kardeşi Osman da, onun vâsıtasıyla îmân etmiş, bu işkencelere o da tâbi tutulmuştu. Hele namazlarını edâ edecekleri zaman çektikleri sıkıntı ve kendileri revâ görülen işkence, tahammülü mümkün olmayan cinstendi.

Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye, adamları ile birlikte Hz. Ebû Bekir ve Hz. Talhâ'yı yakalayarak iple bağladılar ve işkence yaptılar. Teymoğulları da onlara sâhip çıkmadı. Bu hâdiseden dolayı Ebû Bekir ve Talhâ'ya bitişikler mânâsına gelen karînân dendi.

Dînimden dönmem

Hz. Me'sûd bin Hırâş, gördüğü bir hâdiseyi şöyle nakleder:

Safâ ile Merve arasında dolaşırken, elleri boynuna bağlı ve kalabalık bir grup tarafından tâkib edilen bir delikanlı gördüm. Etrâfındakilere dedim ki:

- Bu kimdir, hangi suçu işledi de böyle bağladınız?

- Bu Talhâ bin Ubeydullah'dır. Atalarının yolundan saptı.

- Ya şu kadın kim ?

- Onun annesi Sa'ba binti Hadramî'dir.

Talhâ bin Ubeydullah, bütün bu akıl almaz sıkıntılara göğüs geriyor:

- Beni öldürseniz de dinimden asla dönmem, diye karşılık veriyordu.

Peygamber efendimiz, Hz. Ebû Bekir'le, Medine-i münevvereye hicret buyurduğu zaman, Hz. Talhâ ticâret için Şam'a gitmiş ve dönerken Medîne'ye uğramıştı. Peygamber efendimizin orada olduğunu öğrenince, kervandaki mallardan vazgeçip Medîne'de kaldı. Âilesini de getirterek muhâcirînden oldu.

Uhud savaşı

Uhud'da; Eshâbı kirâm, Peygamberimizin etrâfında toplanmışlar, canlarını siper edip O'nu muhâfazaya çalışıyorlardı. Hz. Talhâ bin Ubeydullah da bunlar arasında olup, Resûlulahın yanından ayrılmamıştı.

Uhudda Müslümanlar birara şaşkınlık içinde bulunup dağıldıkları zaman, sevgili Peygamberimiz;

- Ey Allahın kulları bana doğru geliniz! Ey Allah'ın kulları bana doğru geliniz! buyurarak seslenince ancak otuz sahâbî gelebilmişti ve Peygamber efendimiz müşrikler tarafından tamâmen kuşatılmıştı.

Müşriklerin iyice yaklaştıkları bir sırada, Peygamberimiz;

- Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdu.

Herkesten önce...

Talhâ bin Ubeydullah hazretleri;

- Ben Yâ Resûlallah! deyip ileri atılmak istedi.

Peygamber efendimiz;

- Senin gibi daha kim var? buyurdular. Medîneli sahâbîlerden biri;

- Yâ Resûlallah! Ben! diyerek izin istedi. Sevgili Peygamberimiz;

- Haydi, sen karşıla! buyurunca Medîneli Sahâbî ileri fırladı ve müşriklerin üzerine atıldı. Eşine rastlanmadık kahramanlıklar gösterdi. Bir kaç îmânsız öldürdükten sonra şehâdet şerbetini içti.

Resûl-i ekrem efendimiz, yine;

- Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdular.

Herkesten önce yine Talhâ hazretleri:

- Ben Yâ Resûlallah! diyerek ileri çıktı.

Peygamber efendimiz;

- Senin gibi daha kim var? diye sorunca, Ensardan bir mübârek;

- Ben karşılarım yâ Resûlallah! dedi.

- Haydi onları sen karşıla!

O da müşriklerle çarpışa çarpışa şehid oldu.

Bu şekilde Peygamber efendimizin o anda yanında bulunan bütün sahâbîler vuruşa vuruşa şehâdete erdiler. Kâinâtın sultânı efendimizin o anda yanında Talhâ bin Ubeydullah hazretlerinden başka kimse kalmamıştı.

Hz. Talhâ, Resûlullaha bir zarar erişir diye endişe ediyor, dört bir tarafa koşuyor, kâfirlerle kıyasıya çarpışıyordu. Onun bu kadar seri kılıç sallaması, bir anda Resûlulahın her tarafındaki düşmana karşılık vermesi, ok, kılıç darbelerine vücûdunu kalkan yapması, eşine rastlanmayacak bir hâdiseydi.

Hz. Talhâ, pervâne gibi dönüyor, kendisine değen kılıç darbelerine hiç aldırmıyordu. Dileği, Kâinâtın sultânını korumak, bu uğurda diğer kardeşleri gibi şehîd olmaktı. Vücûdunda yara almayan yer kalmamıştı, elbisesinde kandan başka bir şey görünmez olmuştu. Fakat o, buna rağmen dört bir tarafa yetişiyordu.

Sevginin işâreti

Müşriklerden çok keskin nişancı, attığını vuran Mâlik bin Zübeyr adlı bir okçu vardı. Bu müşrik Peygamber efendimize nişan alıp bir ok attı. Resûlullaha doğru gelen bu oka, başka başka hiç bir şekilde karşı koyamıyacağını anlayan Hz. Talhâ, elini açarak oka karşı tuttu. Ok elini parçaladı.

Hz. Talhâ'nın atılan oka karşı elini tutması, candan çok ötelere yükselmiş aşkın, kemâle gelmiş bir îmânın, muhabbet ile dolu bir kalbin, anlatılamıyan bir sevginin fiili olarak ortaya çıkmasıdır.

Uhud savaşında müşriklerin saldırdığı ve Resûlullah efendimiz ve Talha bin Ubeydullah'ın yanında kimse kalmadığı anda, Hz. Ebû Bekir ve Sa'd bin Ebî Vakkâs hazretleri, Resûl-i ekrem efendimizin yanına yetiştiler.

Yiğitlerin efendisi Hz. Talhâ da bu arada kan kaybından sıcak toprağa düşüp bayıldı. Her yeri kılıç, mızrak ve ok darbeleriyle delik deşikti. Altmış altı büyük yarası sayılamayacak kadar da küçük yarası vardı.

Yüzüne su serptiler

Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir'e, hemen Hz. Talhâ'ya yardıma koşmasını emrettiler. Ebû Bekr-i Sıddîk, Hz. Talhâ'nın ayılması için mübârek yüzüne su serpti. Talhâ bin Ubeydullah hazretleri ayılır ayılmaz;

- Yâ Ebâ Bekir! Resûlullah nasıl?

- Resululah iyidir. Beni O gönderdi

- Allahü teâlâya sonsuz şükürler olsun. O sağ olduktan sona her musîbet hiçtir.

O sırada bir kaç sahâbi daha yetişti. Âlemlerin efendisi, Hz. Talhâ'nın yanına teşrîf ettiler. Yaralı mücâhid, sevincinden ağladı. Peygamber efendimiz, onun vücûdunu mesh ettikten sonra, ellerin açıp;

- Allahım! Ona şifâ ver, kuvvet ihsân eyle! diye duâ buyurdular.

Resûl-i ekrem efendimizin bir mu'cizesi olarak, Hz. Talhâ sapa sağlam ayağa kalktı ve tekrar düşmanla harbetmeye başladı. Sevgili Peygamberimiz onun için buyurdu ki;

- Uhud günü, yer yüzünde sağımda Cebrâil'den, solumda Talhâ bin Ubeydullah'dan başka bana yakın bir kimsenin bulunmadığını gördüm. Yeryüzünde gezen Cennetlik bir kimseye bakmak isteyen, Talhâ bin Ubeydullah'a baksın!

Yine Uhud'da İbni Kâmia kâfiri Peygamberimizi öldürmeye yemin etmiş idi. Heryerde Resûlullahı arıyordu. Peygamberimizin üzerinde iki zırh vardı. Başında da miğfer bulunuyordu. İbni Kâmia Resulullaha kılıcı ile saldırdı.

Kılıç darbesi ile Resûlullahın mübârek omuzları yaralandı. Diğer bir saldırı neticesinde Resûlullah efendimiz, Ebû Âmir tarafından kazılan çukura düştü. Miğferinin iki halkası mübârek yüzüne battı. İlk yetişen Ali bin Ebî Tâlib oldu. Talha bin Ubeydullah ile birlikte çukurdan çıkardılar.

Peygamber efendimiz bundan sonra Uhud dağındaki kayalığa çıkıp dinlenmek istediler. Fakat çok yorgun idiler. Hz. Talha:

- Yâ Resûlallah! Ben sizi çıkartayım, diyerek, hemen yere çöktü. Peygamber efendimizi sırtına alıp kayalığa kadar çıkardı. O zaman Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki:

- Talha Resûlullaha yardım ettiği zaman Cennet ona vâcib oldu.

Talhâ bin Ubeydullah, Uhud Harbi'nden Mekkenin fethine kadar geçen süre içinde yapılan bütün savaşlara katıldı. Ayrıca Hudeybiye'de Bî'ât-ı Rıdvân'da ve Huneyn savaşlarında bulundu.

Feyyâz lakabını aldı

Tebük gazvesinden herkes elinden gelen gayretle orduyu techiz etmek, (donatmak) için uğraşırkan, o da, herkesle yarışırcasına, varını yoğunu nesi varsa sarfetmiş, bundan dolayı, Feyyâz lakabını almışıtır.

Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti zamânında da bütün savaşlara katıldı. Hz. Ebû Bekir hastalandığında, yerine kimin halîfe olacağını Hz. Talhâ ile istişâre etmiş ve o da ;

- Hz. Ömer bu makâma en çok lâyık olan zâttır. Cenâb-ı Hak sana; "Müslümanların işini kime terk ettin?" derse, açık bir alınla ve müsterih olarak; "Hz. Ömer'e bıraktım" dersin, diye tavsiyede bulunmuştu.

Talhâ bin Ubeydullah, Hz. Ömer zamânında şûra meclisi üyesi idi. Halife Ömer her hususta onun re'yine mürâcaat ederdi. Hz. Ömer'in vefât etmeden önce halîfe seçilmek üzere aday gösterdiği altı zâttan birisi de Talhâ bin Ubeydullah'dır.

Talhâ bin Ubeydullah, Cemel vak'asında şehid oldu. Hz. Ali harp meydanı gezerken, Hz. Talhâ'yı ölenler arasında görünce, üzüldü ve çok ağladı. Kucağına aldı. Yüzündeki toprakları sildi ve;

- Ey Talhâ! Semânın yıldızları altında seni toprağın üzerinde serili görmek bana pek ağır geldi ve beni kalbimden vurdu. Keşke yirmi yıl önce ölseydim, buyurdu. Namazını kendi kıldırdı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TALHÂ BİN UBEYDULLAH
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» EBU TALHA

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ALLAH ve RASULULLAH AŞKIYLA YANANLaR GeLSiN HUZUR ÎSLÂMDA :: SAHABELERİN HAYATI ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN-
Buraya geçin: