Sonunda Bizi öfkelendirince, Biz de onlardan intikam aldık, böylece onları toplu olarak suda boğduk. (Zuhruf Suresi, 55)
Allah her toplumu, içinde bulunduğu şirk ve dejenerasyondan kurtulabilmeleri için seçtiği elçileri yoluyla uyarır. Söz konusu toplumların bu uyarıları dinlememeleri ve hatta taşkınlıklarını daha da artırarak sürdürmeleri durumunda ise Allah intikam alır. Allah'ın intikamı ise elbette insanlarınkine benzemez:
Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir: "Allah'ın gazablanması, elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız zaman inkar ediyordunuz. (Mümin Suresi, 10)
Allah uyarılan ve gerçeği öğrenen insanlardan çoğu zaman hemen intikam almaz. Onlara iman etmeleri ve günahlarından arınmaları için belli bir süre tanır. Oysa insanların çoğu kendilerine tanınan bu süreyi aleyhlerinde kullanarak daha da şımarıp isyankar olurlar. Böylelikle de azap üzerlerine hak olur. Allah ayette şöyle buyurur:
Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın. Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyamet Suresi, 34-36)
Kuşkusuz insanın Rabbimiz'i inkar etmesi, isyan etmesi, nankörlük yapması ve bu tutumunda kararlı davranması işlenebilecek en büyük suçlardandır. İşte burada Allah inkarcılardan intikam alarak daha önce hiç karşılaşmadıkları azaplarla onları tanıştırır. Çünkü bunu fazlasıyla hak etmişlerdir. Allah bir ayetinde intikam alıcı olduğunu şöyle bildirir:
Büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, elbette Biz intikam alacağız. (Duhan Suresi, 16)